3 Ağustos 2007 Cuma

albert einstein

Bir üniversite profesörü öğrencilerine su soruyu sorar; -Var olan herşeyi Tanrımı yarattı? Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar -Evet herşeyi Tanrı yarattı! Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'evet efendim ' diye yanıtlar Profesör devam eder; -'Eğer herşeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da Tanrı yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız 'Kesinleştirme' prensibine göre de Tanrı şeytandır. Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise öğrencilerine bir kez daha Tanrı'nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukca mutludur. Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve -Bir soru sorabilirmiyim profesör? der. Profesörde sorabileceğini söyler. Öğrenci ayağa kalkar ve 'Soğuk varmıdır? diye sorar. Profesör; Nasıl bir soru bu böyle,tabiki vardır ' diye yanıtlar. 'Sen hiç soğuktan üşümedin mi?' Öğrenci ; -'Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur yaşamdarealitede biz soğuğu sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0 (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur (hic olmadığ seviyedir). Tüm maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur,o yalnizca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir' der ve devam eder, - Profesör, karanlık varmıdır? Pofesör ; -'Tabiki vardır'. Öğrenci yanıtlar, -'Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü,Karanlık ta yoktur. Yaşamda realitede karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız.Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölcemeyiz. Bir basit ışık işini karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekanın uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değilmi? Karanlık insanlık tarafından , ışığın olmadığı yer mekan için kullanılan bir kelimedir. Son olarak öğrenci profesöre gene sorar; -'Efendim şeytan varmıdır? Bu kez profesor pek emin olamamakla birlikte yanıtlar; -'Tabiki, açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde onu görürüz. Şeytan kötülük bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şeyde değildir.' der. Öğrenci devam eder; -'Şeytan yoktur efendim.Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak TanrınIn yokluğudur. O aynen karanlık ve soğuk ta olduğu gibi insanın tanrının yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir.Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan kötülük insanın tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir. Profesör yerine oturur. Genç ögrencinin adı Albert Einstein' dir..

islam

Kurana sarılmazsan eğer yese düşersin" "İmkânsız" mı dedin?Olur mu dostum, hiç yakışır mı sana?Neden Allah yokmuş gibi konuşuyorsun? Bilmiyor musun; Allah yokmuş gibi konuşmak günahtır.Allah var. Allah'a iman var. İman varsa imkân var. Allah'ın olduğu yerde "imkânsız" demek olur mu?Yoksa sen yaptığın işe besmelesiz mi girişiyorsun?Bismillah demek, "Ben bu işi Allah sayesinde yapıyorum" demektir. Yine "Ben bu işe Allah'ı dahil ediyorum" demektir. Ve "Allah'tan yardım istiyorum" demektir. Dahası, "Ben bu işi Allah'a ısmarlıyorum" demektir.İmkân dediğin nedir ki dostum?Eğer imkânı olanlar daha çok infak etseydi, Allah yoluna en çok verenler en varlıklılar olurdu. Bak etrafına, bunun hiç de böyle olmadığını görürsün. Kaldı ki, insan olmak bir imkândır. Akıl paha biçilmez bir imkândır. Sıhhat bir imkândır.Dahası, Allah sonsuz imkândır. Kur'an imkândır. Peygamber imkândır. İman imkândır. Namaz imkândır. Oruç imkândır. Bütün bu imkânlardan ne kadar yararlandın? Mesela, Allah'ı imkân olarak gördün mü?Çocuklarının geleceğini düşünürken, ailenin geleceğini düşünürken, yaşadığın toprakların geleceğini düşünürken, ait olduğun medeniyetin geleceğini düşünürken? Evet bütün bunları düşünürken, Allah'ı da hesaba dahil ettin mi?Sevr'in eteğinde dolaşma dostum. Eğer Mekke'nin hakkını verdin ve imkânların tümünü tükettinse, yeni imkânlar üretmek için Medine'nin yollarına düş. Düşmanların kalabalık olabilir. Korkma! Dostun büyük, en büyüktür. Fakat En Büyük Dost'un yardımı, kulun gücünün bittiği yerde gelir. O yer, Sevr'in zirvesidir.Sevr'in eteğinde oturma. Haydi, davran ve tırman. Yükseğe, daha yükseğe, en yükseğe.Ne var Sevr'in tepesinde?Allah'ın vaat ettiği yardım var.Niçin oradadır Allah'ın vaat ettiği yardım?Orası kulun gücünün bittiği yerdir de ondan. İlahi yardım, kulun "Ben bittim ya Rab!" dediği yerde yetişir. Sünnetullah bu, Allah'ın geleneği bu, değişmez âdeti bu. Akıllılık, Allah'ın sünneti bana uysun diye beklemek değildir. Akıllılık, Allah'ın sünnetine uymaktır. O'nun eşsiz çalışma tekniğini çözmektir. Bu tekniğin sırrına erip, gereğini yapmaktır.Peki, nasıl olacak bu iş?Kolay dostum, çok kolay. Şu formülü unutma: Öncekiler neyle felaha erdilerse, sonrakiler de aynı şeyle felaha erecekler. Çağ değişir, zaman değişir, mekân değişir, imkân değişir, alet değişir. Fakat ?âdet' değişmez, temel zaafları ve meziyetleriyle insan değişmez.İnsan tutmalı dostum, insanı tutmalı. Hiç olmazsa, takım tutanlar kadar heyecan ve aşkla. Hiç olmazsa, zar atanlar kadar umutla ve şevkle. Hiç olmazsa, boğazına kadar günaha batanlar kadar cesaret ve cüretle.İnsanı tutmalı ve onu onarmalı. İmha olmuş insanı inşa etmeli. Bunun için de yüreğine açılan kapıyı bulup tıklatmalı. Açılmıyor diye ayrılmamalı. Günlerce, haftalarca, hatta aylarca beklemeli. Ha açıldı ha açılacak diye. Kâbe'nin kapısında bekler gibi beklemeli. Açılırsa eğer, Kâbe'ye girer gibi girmeli; heyecan zirvede, aşk dorukta?Kalbe, kalplere giden yolun harita ve pusulası yerine vahyi almalı, Kur'an'ı almalı. Satırdaki âyetlerle sadırdakileri, tohumla toprağı, etle tırnağı, anayla evladı, bülbülle gülü buluşturur gibi buluşturmalı. İş budur, eylem budur, yol budur. Tıpkı Kur'an şairi Akif'in dediği gibi:Allah'a dayan saye sarıl hikmete râm olYol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yolAllah'a dayan gâyene tevfikini versinKur'an'a sarılmazsan eğer yese düşersin. MUSTAFA İSLAMOĞLU www.islamportali.netSEVGİ VE KARDEŞLİK SİTESİ SİZ ÜYELERİNDEN DAHA FAZLA DESTEK BEKLER ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN